Bu kahve bizim oralarda çok meşhurdur. Buralarda herkesin bilmediği özel bir kahve. Antep fıstığının olmamışından dövülerek elde edilen bir kahve. Süt, şeker ve melengiç kahvesi ocakta pişirilerek yapılıyor. Çok lezzetli içimine doyulmayan bir kahve. Nerede bulabiliriz derseniz. Beni ziyarete elecek arkadaşlara bir fincan ikram edebilirim. Tabi ziyaretler Antepaşı yönündede olabilir. Her iki dükkanda da mevcut. İsteyen arkadaşlara duyurulur:))
Birde bu kahveyle Hülya‘cığımın etkinliğine katılayım. Canım arkadaşım pasta, börek değil ama kahve saatleri için uygun.
Filed under: yazılarım
Yaz geldi artık bizim işler yoğunlaştı. Şile‘yi görmeye ve burada tatil yapmaya birçok insan geliyor. Her yaz burası çok şenlikli olur. Festival düzenlenir, sanatçılar gelir, tiyatrolar yapılır. Kışın ölü gibi olan ilçe yaz gelmesi ile canlanmaya başlar. Festival olunca gelmek isteyen arkadaşları bu konuda bilgilendiririm. Hangi sanatçılar geliyor, hangi tarihte geliyor bunları tek tek söylerim. Bugüne kadar hiç yaşadığğım yer hakkında bilgii vermediğimi fark ettim. İlk önce bizim dükkandan başlıyarak sizlere Şile‘yi sizlere azıcık tanıtayım:))
İşte benim işyerim sizlere hep anlattığım Gaziantep Sofrası. Biraz eski ve bulanık çıkan bir resim. Ama idare edin. Ön cephe aynı şekilde. Sizlerin dükkan hakkında bilgisi olsun diye bu resmi koydum. Artık önüne masa atıp müşteri kabul edebildiğimiz geniş bir kaldırımımız var. Caddeler ve sokaklar yenilendi. Arnavut kaldırımı yapıldı. Bizim bu dükkanın bulunduğu cadde yani üsküdar cad.’sı gece saat 06:00’dan sonra trafiğe kapatılıyor.Yürüyüş caddesi oluyor. Gümüşçüler, takıcılar, çay bahçeleri,müzikli mekanlar neler neler var Şile‘de.
İşte Şile‘nin meşhur feneri. Dünyanın 3., Türkiye’nin en büyük feneri. Şile‘nin simgesi.
Bu da meşhur Şile bezi işleyen kızımız.
Sanki bu resim bizim evden çekilmiş:))(Resim internetten alınma).Bizim evden çekse ancak bu kadar olur. Ne güzel manzara ama:) Oturup çayımı, kahvemi içmeye bayılıyorum.
Bu da kalemiz. Denizin ortasında. Biraz harabe ama ihtişamı yeter:))
Bu yemek benim en sevdiğim yemekler arasındadır. Bizim Antep’te çok sevilen bir yemektir. Hemen hemen her evde pişen hafif ve lezzetli bir yemektir. Bizim işyerinde de çok sevilen bir yemektir.Bugünlerde Antep’le ilgili çok şeyler eklemek istiyorum. Ama elim klavyeye gitmiyor. Elim klavyeye gittikçe Antep lezzetleri ile sizii tanıştıracağım. Çok değişik şeyler geldi Antep’ten ama ben yavaş yavaş tanıtacağım inşallah. Çok güzel Antep lezzetleride hazırladım.Yayınlayana:))) Unutmadan bu yemeği sevgili arkadaşım Lavantin’e gönderiyorum. Tabii isteyen herkes hazır olan tabağı alabilir:))
1 paket makarna(yüksük tercih)
1 su bardağı haşlanmış nohut
250 gr yoğurt
2 diş sarımsak
süslemek için(nakış):
nane
sadeyağ
YAPILIŞI:
Makarna bol tuzlu suda haşlanırken Ayrı bir kapta yoğurt, tuz ve dövülmüş sarımsak çırpılırve hafif kaynatılmadan pişirilir, kaynayan makarnanın suyundan koyulup çırpılır. Pişen sulu makarnanın üzerine boca edilir ve kaynatılır.Haşlanmış nohutta ilave edilir. Ayrı bir tavada sade yağ ve nane yakılır ve üzerine dökülür. İster sıcak,ister soğuk servis edilir.Ben soğuğunuda çok severim.
Not: Sadeyağ ; Güneydoğu’da hayvansal bir yağdır.Tereyağı türevi. Baklavalara ve yemeklere kullanılır.Uyarıları için tatlı mutfağım‘a ve nar taneleri arkadaşlarıma teşekkür ederim. İnşallah bu sefer eksik kalmamıştır.Kafa dalgınlığı işte:))
Arkadaşlar biliyorsunuz uzun zamandır hastayım, blogumla çok iyi ilgilenemiyorum.İlk önce yeni dükkanın açılış telaşı,arkasından kızın hastalığı, arkasından benim hastalığım blogumla ilgilenemedim. Size Antep Aşı ile ilgili hiç birşey anlatamadım.Yakında Antep Aşı ile ilgili resimler yayınlayıp bazı yemeklerin tarifini vereceğim. Gidemeyen arkadaşlara jest olsun. Antep Aşı çok sevildi ve beğenildi.Temiz ve nezih bir ortamda Antep yemekleri yemek insanların çok hoşuna gitti. Bu sırada hep Antep Aşı’nı anlatıyorum. Yaz geldi. O çok hasta olduğum dönemde bir blogcu arkadaşım Şile’ye gelmiş bizim işyerinin adresini bilmediği için yanıma uğrayamamış. Benim işyerim Üsküdar cad. Garanti Bankası karşısında. Bulunduğunuz yerde kime sorsanız GAZİANTEP SOFRASI diye size gösterir. Yaz geldi ben bir yerlere gidemiyorum ama gelen arkadaşlara kapım açık. Hoş geldiniz sefa geldiniz. O bana mesaj yazan arkadaşın sorusunuda bu kadar geç cevapladığım için özür dilerim.
Bu sırada zannetmeyin tarifi unuttum. Unutmadım yalnızca çenem düştü:)) Bu tarifi yemeğimle(seval) arkadaşımdan almıştım. Aslında kendisi bu böreği yaptığından birkaç gün sonra hemen denedim. Ama resmini çekmeyi unutup yemişiz.Yedikten sonra aklıma geldi. Çoğu şeyde olduğu gibi. Bir daha yapınca kimseyi dokundurtmadan resmini çektim. Biz çok sevdik. Seval’ciğimin tariflerinden daha öncede denemiştim. O kadar güzel şeyler hazırlar ki mutlaka blogunu ziyaret edin. Tarifi yemeğimle’den aynen sizlere aktıyorum. Hiçbir değişiklik yapmadım.Yanlız üzerine susam serpmedim. Susamım bitmişte:))) Bu sırada tarifi P.D.Ç.S 25’in ev sahibi Hülya‘ya gönderiyorum. Etkinlik çok güzel gidiyor.Kolay gelsin arkadaşım.
MALZEMELER:
2 adet yumurta
2 adet kabak(orta boy)
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağından bir parmak eksik sıvıyağ
beyaz peynir
maydonoz,taze soğan
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı tuz
1 çay bardağı mısır unu
yeterince un
üzeri için susam
YAPILIŞI:
Kabağımızı rendeliyoruz ve soğanla maydonozu incecik kıyıp hazırlıyoruz,çırpma kabına yumurtalar,yoğurt ve sıvıyağı alıp bir müddet çırpıyoruz üzerine kabartma tozunu, tuzunu, mısır ununu ve akıcı ama koyu bir kıvama gelene dek ununuda ilave ediyoruz ve yine çırpıyoruz, kıvama gelen hamurun içine peyniri, kabağı ve incecik doğradığımız yeşilliği de ilave edip tahta bir kaşıkla iyice karışana dek karıştırıyoruz ve yağlanmış fırın tepsisine yayıp üzerini kaşıkla düzlüyoruz en sona ise susamını serpip önceden ısınmış fırında 180 derecede üzeri kızarana dek pişiriyoruz ve sıcak servis yapıyoruz.
Filed under: et yemekleri
Arkadaşlar kendimi size karşı çok mahçup hissediyorum. Çünkü blogumla ilgilenemiyorum. Çok yorgun oluyorum, bugünlerde koşuşturmalarım çok fazla, dinlenemiyorum. Benim işteki koşuşturmalarım harici birde kızın yılsonu gösterisi var.Kızım bir şarkı söyleyecekmiş:)) birde defileye çıkacakmış:)).Öğretmenine lütfen kızımz transparan kıyafetler giydirmeyin babamız kızar:)) En büyük korkum defilenin iç çamaşırı defilesi olması:))) Aslında bize defile olayda ters:)) Espiri bir yana Gösteride neler olacak tam bilmiyorum. Sır gibi saklıyorlar. Ayın 29’unda olacakmış. Okulumuz çok güzel, öğretmenlerimiz çok iyi. Ben hepsinden çok memnunum. Tabi bu sırada okul müdürümüzü ve sınıf annemizi unutmamak gerek. Sınıf annemiz çocuklar tarafından çok seviliyor. Hepinizin emeğine ve yüreğine sağlık. Öğretmeni kızıma sen benim “prensesimsin” diyormuş, çok hoşuma gitti. Kendi çocukları gibi sevmeleri çok hoş. Başarılı olunca öğretmeni eline yıldız yapıyormuş. O yıldızı almak onun için çok önemli. Her yaptığı iyi şey gün sonunda Funda’ya yıldız olarak dönüyor. Yıldızlar Funda için gurur kaynağı. Neyse laf nereden nerye geldi. Allah herkesten razı olsun. Kurucu müdürlerimizide unutmamak lazım. İyiki Şile’de böyle bir yer açtığınız için teşekkür ederim. Lafı fazla uzatmadan tarifime geçeyim. İşte size sevdiğim yemeklerden biri. Hemde sevdiğim şekilde hazırlanmış bir tabakla:))
1 kilo hafif yağlı köftelik kıyma
1 yumurta
2 adet rendelenmiş soğan
3 diş rendelenmiş sarımsak
1 su bardağı ıslatılmış bayat ekmek
kırmızıbiber,köfte baharı
kimyon,tuz
1 çay kaşığı karbonat
karabiber,kekik
maydanoz
YAPILIŞI:
Kıyma ve karbonat yoğurulur. Bir gece buzdolabında bekletilir. Ertesi gün diğer malzemeler karıştırılıp yoğurulur. 1-2 saat gene dolapta dinlendirilir. Sonra şekil verilir. Kömür ateşinde yada grıllerde pişirilir. Yanına kızarmış patates ve pilavla servis yapılır.
Filed under: poğaça-kurabiyeler
Ne zamandır blogumla ilgilenemiyorum. Sizlere uğrayıp yorum yazıp çıkıyorum. Yorgunum, hala hastayım, kulağım ağrıyor, burnum tıkala ve bu da bende başağrısı yapıyor. İşler çok yoğun başımı kaşıyacak vaktim yok. Bundan bir önceki etkinliğe katılamadım bari Hülya‘cığımın davetine katılayım dedim. Buram buram kokan nefis lezzetleri blogunda bizlerle buluşturuyor. Arkadaşım Allah sana kolaylıklar versin. Lafı fazla uzatmadan tarife geçeyim.
1 paket margarin veya tereyağı
1 çay bardağı sıvıyağ
5 çorba kaşığı pudra şekeri
4 çorba kaşığı nişasta
1 paket vanilya
aldığı kadar un
YAPILIŞI:
Bütün malzemeler yoğrulur. Ele yapışmayan bir hamur elde edilir. Fazla bastırılmadan şerit yapılır. ve verevine bıçakla kesilir. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisinde 170 derecede üzeri kızartılmadan pişirilir.
Filed under: yazılarım
Filed under: yazılarım
Arkadaşlar uzun zamandır yaşadığımız hastalıklardan dolayı bazı konuları internetten araştırdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Mutlaka çoğunu biliyorsunuzdur. Ama ben genede paylaşayım dedim. Yakın bir zamanda size kızımın yaşadığı hastalığıda anlatacağım. Bu yazılar internetten alıntıdır.
Okul çağında ateş üç günden fazla sürüyorsa doktora gidin.
Çocuk yorgun gözüküyor, sürekli uyumak istiyor, kusuyor ve yemek yemiyorsa ateş kaç derece olursa olsun vakit kaybetmeden doktora başvurun.
Çocuk ateşliyken çok fazla giydirmeyin. 6 ay 6 yaş arasındaki çocuklar ateşli havaleye meyilli oldukları için iç çamaşırlarını dahi çıkarın. Hemen ardından da ılık suyla duş aldırın. Asla ateşi çıkan çocuğu soğuk veya buzlu suyla yıkamayın. Yoksa çocuğun damarlarında ani daralmalar veya şok durumu ortaya çıkabilir.
Ateşli çocuklar normalden daha fazla terledikleri için meyve suyu, çorba gibi sıvı gıdalar verin.
Enfeksiyonlardan korunma önerileri
-Çocuğunuza ağzına, burnuna ve gözlerine dokunmamasını söyleyin.
-Tuvaletten sonra ve yemeklerden önce el yıkama alışkanlığı kazandırın. Hijyen kurallarını öğretin.
-Özellikle evde biri gripken banyonuzu ve mutfak yüzeylerini temiz tutun.
-Belirli saatte uyumasını sağlayın.
-Antioksidan ve C vitamininden zengin sebze ve mevye ağırlıklı beslenmesini özen gösterin. Fast food beslenmeden kaçının.
-Her gün açık havaya çıkan, oynayan çocuklar hareketsizlere oranla daha az hastalanır. Bu nedenle çocukların her gün egzersiz yapmasını sağlayın. Açık hava vücutta bağışıklık sistemini güçlendiren D vitamini yapar.
-Bütün gününü okul, alışveriş merkezi, doğum günü partisi gibi kapalı ortamlarda geçiren çocuklara günün mutlaka bir yerinde bir saatlik açık hava programı yerleştirin. Ormana, parka götürün.
-Okul, kreş veya yuvaya gidecek çocuğunuzun aşı programını tamamlayın.
Okullarda hijyen açısından sorunlar yaşandığından dışkıda parazit olup olmadığını araştırın.Parazit çocuklarda halsizlik, dikkatsizlik, kansızlık yapar.
-Çocuğunuzun tırnaklarını kısa kesin, tırnak yemesini önleyin.