Hiç Tatmadığınız Antep Lezzetleri


MELENGİÇ KAHVESİ
Haziran 28, 2008, 9:00 am
Filed under: antep yemekleri, etkinlik tarifleri

Bu kahve bizim oralarda çok meşhurdur. Buralarda herkesin bilmediği özel bir kahve. Antep fıstığının olmamışından dövülerek elde edilen bir kahve. Süt, şeker ve melengiç kahvesi ocakta pişirilerek yapılıyor. Çok lezzetli içimine doyulmayan bir kahve. Nerede bulabiliriz derseniz. Beni ziyarete elecek arkadaşlara bir fincan ikram edebilirim. Tabi ziyaretler Antepaşı yönündede olabilir. Her iki dükkanda da mevcut. İsteyen arkadaşlara duyurulur:))
Birde bu kahveyle Hülya‘cığımın etkinliğine katılayım. Canım arkadaşım pasta, börek değil ama kahve saatleri için uygun.



ŞİLE VE GAZİANTEP SOFRASI
Haziran 23, 2008, 8:20 am
Filed under: yazılarım

Yaz geldi artık bizim işler yoğunlaştı. Şile‘yi görmeye ve burada tatil yapmaya birçok insan geliyor. Her yaz burası çok şenlikli olur. Festival düzenlenir, sanatçılar gelir, tiyatrolar yapılır. Kışın ölü gibi olan ilçe yaz gelmesi ile canlanmaya başlar. Festival olunca gelmek isteyen arkadaşları bu konuda bilgilendiririm. Hangi sanatçılar geliyor, hangi tarihte geliyor bunları tek tek söylerim. Bugüne kadar hiç yaşadığğım yer hakkında bilgii vermediğimi fark ettim. İlk önce bizim dükkandan başlıyarak sizlere Şile‘yi sizlere azıcık tanıtayım:))

İşte benim işyerim sizlere hep anlattığım Gaziantep Sofrası. Biraz eski ve bulanık çıkan bir resim. Ama idare edin. Ön cephe aynı şekilde. Sizlerin dükkan hakkında bilgisi olsun diye bu resmi koydum. Artık önüne masa atıp müşteri kabul edebildiğimiz geniş bir kaldırımımız var. Caddeler ve sokaklar yenilendi. Arnavut kaldırımı yapıldı. Bizim bu dükkanın bulunduğu cadde yani üsküdar cad.’sı gece saat 06:00’dan sonra trafiğe kapatılıyor.Yürüyüş caddesi oluyor. Gümüşçüler, takıcılar, çay bahçeleri,müzikli mekanlar neler neler var Şile‘de.

İşte Şile‘nin meşhur feneri. Dünyanın 3., Türkiye’nin en büyük feneri. Şile‘nin simgesi.

Bu da meşhur Şile bezi işleyen kızımız.
Sanki bu resim bizim evden çekilmiş:))(Resim internetten alınma).Bizim evden çekse ancak bu kadar olur. Ne güzel manzara ama:) Oturup çayımı, kahvemi içmeye bayılıyorum.
Bu da kalemiz. Denizin ortasında. Biraz harabe ama ihtişamı yeter:))



ANTEP USULU YOĞURTLU MAKARNA YEMEĞİ
Haziran 19, 2008, 4:57 pm
Filed under: antep yemekleri, makarnalar

Bu yemek benim en sevdiğim yemekler arasındadır. Bizim Antep’te çok sevilen bir yemektir. Hemen hemen her evde pişen hafif ve lezzetli bir yemektir. Bizim işyerinde de çok sevilen bir yemektir.Bugünlerde Antep’le ilgili çok şeyler eklemek istiyorum. Ama elim klavyeye gitmiyor. Elim klavyeye gittikçe Antep lezzetleri ile sizii tanıştıracağım. Çok değişik şeyler geldi Antep’ten ama ben yavaş yavaş tanıtacağım inşallah. Çok güzel Antep lezzetleride hazırladım.Yayınlayana:))) Unutmadan bu yemeği sevgili arkadaşım Lavantin’e gönderiyorum. Tabii isteyen herkes hazır olan tabağı alabilir:))


MALZEMELER:

1 paket makarna(yüksük tercih)
1 su bardağı haşlanmış nohut
250 gr yoğurt
2 diş sarımsak

süslemek için(nakış):
nane
sadeyağ

YAPILIŞI:

Makarna bol tuzlu suda haşlanırken Ayrı bir kapta yoğurt, tuz ve dövülmüş sarımsak çırpılırve hafif kaynatılmadan pişirilir, kaynayan makarnanın suyundan koyulup çırpılır. Pişen sulu makarnanın üzerine boca edilir ve kaynatılır.Haşlanmış nohutta ilave edilir. Ayrı bir tavada sade yağ ve nane yakılır ve üzerine dökülür. İster sıcak,ister soğuk servis edilir.Ben soğuğunuda çok severim.

Not: Sadeyağ ; Güneydoğu’da hayvansal bir yağdır.Tereyağı türevi. Baklavalara ve yemeklere kullanılır.Uyarıları için tatlı mutfağım‘a ve nar taneleri arkadaşlarıma teşekkür ederim. İnşallah bu sefer eksik kalmamıştır.Kafa dalgınlığı işte:))



KABAK BÖREĞİ
Haziran 17, 2008, 7:00 am
Filed under: etkinlik tarifleri, kek-börekler

Arkadaşlar biliyorsunuz uzun zamandır hastayım, blogumla çok iyi ilgilenemiyorum.İlk önce yeni dükkanın açılış telaşı,arkasından kızın hastalığı, arkasından benim hastalığım blogumla ilgilenemedim. Size Antep Aşı ile ilgili hiç birşey anlatamadım.Yakında Antep Aşı ile ilgili resimler yayınlayıp bazı yemeklerin tarifini vereceğim. Gidemeyen arkadaşlara jest olsun. Antep Aşı çok sevildi ve beğenildi.Temiz ve nezih bir ortamda Antep yemekleri yemek insanların çok hoşuna gitti. Bu sırada hep Antep Aşı’nı anlatıyorum. Yaz geldi. O çok hasta olduğum dönemde bir blogcu arkadaşım Şile’ye gelmiş bizim işyerinin adresini bilmediği için yanıma uğrayamamış. Benim işyerim Üsküdar cad. Garanti Bankası karşısında. Bulunduğunuz yerde kime sorsanız GAZİANTEP SOFRASI diye size gösterir. Yaz geldi ben bir yerlere gidemiyorum ama gelen arkadaşlara kapım açık. Hoş geldiniz sefa geldiniz. O bana mesaj yazan arkadaşın sorusunuda bu kadar geç cevapladığım için özür dilerim.
Bu sırada zannetmeyin tarifi unuttum. Unutmadım yalnızca çenem düştü:)) Bu tarifi yemeğimle(seval) arkadaşımdan almıştım. Aslında kendisi bu böreği yaptığından birkaç gün sonra hemen denedim. Ama resmini çekmeyi unutup yemişiz.Yedikten sonra aklıma geldi. Çoğu şeyde olduğu gibi. Bir daha yapınca kimseyi dokundurtmadan resmini çektim. Biz çok sevdik. Seval’ciğimin tariflerinden daha öncede denemiştim. O kadar güzel şeyler hazırlar ki mutlaka blogunu ziyaret edin. Tarifi yemeğimle’den aynen sizlere aktıyorum. Hiçbir değişiklik yapmadım.Yanlız üzerine susam serpmedim. Susamım bitmişte:))) Bu sırada tarifi P.D.Ç.S 25’in ev sahibi Hülya‘ya gönderiyorum. Etkinlik çok güzel gidiyor.Kolay gelsin arkadaşım.

MALZEMELER:

2 adet yumurta
2 adet kabak(orta boy)
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağından bir parmak eksik sıvıyağ
beyaz peynir
maydonoz,taze soğan
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı tuz
1 çay bardağı mısır unu
yeterince un
üzeri için susam

YAPILIŞI:

Kabağımızı rendeliyoruz ve soğanla maydonozu incecik kıyıp hazırlıyoruz,çırpma kabına yumurtalar,yoğurt ve sıvıyağı alıp bir müddet çırpıyoruz üzerine kabartma tozunu, tuzunu, mısır ununu ve akıcı ama koyu bir kıvama gelene dek ununuda ilave ediyoruz ve yine çırpıyoruz, kıvama gelen hamurun içine peyniri, kabağı ve incecik doğradığımız yeşilliği de ilave edip tahta bir kaşıkla iyice karışana dek karıştırıyoruz ve yağlanmış fırın tepsisine yayıp üzerini kaşıkla düzlüyoruz en sona ise susamını serpip önceden ısınmış fırında 180 derecede üzeri kızarana dek pişiriyoruz ve sıcak servis yapıyoruz.



IZGARA KÖFTE
Haziran 14, 2008, 8:00 am
Filed under: et yemekleri

Arkadaşlar kendimi size karşı çok mahçup hissediyorum. Çünkü blogumla ilgilenemiyorum. Çok yorgun oluyorum, bugünlerde koşuşturmalarım çok fazla, dinlenemiyorum. Benim işteki koşuşturmalarım harici birde kızın yılsonu gösterisi var.Kızım bir şarkı söyleyecekmiş:)) birde defileye çıkacakmış:)).Öğretmenine lütfen kızımz transparan kıyafetler giydirmeyin babamız kızar:)) En büyük korkum defilenin iç çamaşırı defilesi olması:))) Aslında bize defile olayda ters:)) Espiri bir yana Gösteride neler olacak tam bilmiyorum. Sır gibi saklıyorlar. Ayın 29’unda olacakmış. Okulumuz çok güzel, öğretmenlerimiz çok iyi. Ben hepsinden çok memnunum. Tabi bu sırada okul müdürümüzü ve sınıf annemizi unutmamak gerek. Sınıf annemiz çocuklar tarafından çok seviliyor. Hepinizin emeğine ve yüreğine sağlık. Öğretmeni kızıma sen benim “prensesimsin” diyormuş, çok hoşuma gitti. Kendi çocukları gibi sevmeleri çok hoş. Başarılı olunca öğretmeni eline yıldız yapıyormuş. O yıldızı almak onun için çok önemli. Her yaptığı iyi şey gün sonunda Funda’ya yıldız olarak dönüyor. Yıldızlar Funda için gurur kaynağı. Neyse laf nereden nerye geldi. Allah herkesten razı olsun. Kurucu müdürlerimizide unutmamak lazım. İyiki Şile’de böyle bir yer açtığınız için teşekkür ederim. Lafı fazla uzatmadan tarifime geçeyim. İşte size sevdiğim yemeklerden biri. Hemde sevdiğim şekilde hazırlanmış bir tabakla:))

MALZEMELER:

1 kilo hafif yağlı köftelik kıyma
1 yumurta
2 adet rendelenmiş soğan
3 diş rendelenmiş sarımsak
1 su bardağı ıslatılmış bayat ekmek
kırmızıbiber,köfte baharı
kimyon,tuz
1 çay kaşığı karbonat
karabiber,kekik
maydanoz

YAPILIŞI:

Kıyma ve karbonat yoğurulur. Bir gece buzdolabında bekletilir. Ertesi gün diğer malzemeler karıştırılıp yoğurulur. 1-2 saat gene dolapta dinlendirilir. Sonra şekil verilir. Kömür ateşinde yada grıllerde pişirilir. Yanına kızarmış patates ve pilavla servis yapılır.



PORSELEN DEMLİK ÇAY SAATİ ETKİNLİĞİ 25 VE UN KURABİYESİ
Haziran 10, 2008, 3:30 pm
Filed under: poğaça-kurabiyeler

Ne zamandır blogumla ilgilenemiyorum. Sizlere uğrayıp yorum yazıp çıkıyorum. Yorgunum, hala hastayım, kulağım ağrıyor, burnum tıkala ve bu da bende başağrısı yapıyor. İşler çok yoğun başımı kaşıyacak vaktim yok. Bundan bir önceki etkinliğe katılamadım bari Hülya‘cığımın davetine katılayım dedim. Buram buram kokan nefis lezzetleri blogunda bizlerle buluşturuyor. Arkadaşım Allah sana kolaylıklar versin. Lafı fazla uzatmadan tarife geçeyim.

MALZEMELER:

1 paket margarin veya tereyağı
1 çay bardağı sıvıyağ
5 çorba kaşığı pudra şekeri
4 çorba kaşığı nişasta
1 paket vanilya
aldığı kadar un

YAPILIŞI:

Bütün malzemeler yoğrulur. Ele yapışmayan bir hamur elde edilir. Fazla bastırılmadan şerit yapılır. ve verevine bıçakla kesilir. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisinde 170 derecede üzeri kızartılmadan pişirilir.



ÇOCUK HASTALIKLARI
Haziran 6, 2008, 5:57 am
Filed under: yazılarım

Soğuk algınlığı, grip, nezle, beta, orta kulak enfeksiyonu… Özellikle okul, kreş veya anaokulu gibi kalabalık ortamlarda kolayca yayılan bu hastalıklar, çocukları yatağa düşürüyor. Nezle ya da grip diye önemsenmeyen bu hastalıklar zatürree gibi ciddi rahatsızlıklarla sonuçlanabiliyor. ‘Soğuk su içti hastalandı’, ‘Eyvah dondurma yiyor boğazı şişecek’, ‘Banyo yapıp dışarı çıktı üşütecek’ gibi endişelerde haklılık payı var mı, virüs ve bakterilerden çocukları nasıl koruruz?
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şirin Seçkin Gençer’e sorulan sorular ve cevapları:

Soğuk algınlığı dediğimiz hastalık nedir?
Soğuk algınlığına yol açan şey aslında virüsler. Çok kolay bulaşırlar. Alışveriş merkezi, sinema, sınıf, uçak, havaalanı gibi kalabalık yerlerde bu virüsü taşıyan biri hapşırdıkça ya da öksürdükçe havaya bulaşıcı partikülleri saçar. Ve aynı havayı teneffüs eden veya o anda bağışıklık sistemi biraz zayıf olan biri çok kısa bir sürede hastalanır. Kuluçka süresi 1 – 3 gün arasında değişiyor. Yani alışveriş merkezine gidip oradan bir virüs kapan biri aynı akşam birden bire ateşlenebilir.

Belirtileri neler?
Hapşırık, ateş, burundan su gibi akıntı, boğaz ağrısı. Genellikle hafif seyreder. Ve ilk üç günde şikayetler giderek azalır.

Çocuklarda daha çok hangi yaşlarda görülür?
Soğuk algınlığı her yaşta ortaya çıkabilir. Ama bu virüslerin hiçbirini geçirmedikleri için 2 – 5 yaş arasındaki çocuklarda daha sık rastlanır. Bu yaştakiler neredeyse her ay bir veya iki kez hastalanır.
Doktora gitmek şart mı?
İki üç gün ateş olabilir, ama ateş hiçbir zaman basit bir soğuk algınlığında üç günden fazla sürmez. Eğer ateş 40 – 41 dereceye ulaşmış, çocuk kusmaya başlamışsa, ya da şiddetli karın ağrısı varsa vakit kaybetmeden doktora başvurmak lazım. Çünkü soğuk algınlığından sonra çocuklarda sıklıkla orta kulak enfeksiyonu, sinüzüt, zatürree gelişebilir.
Soğuk algınlığı nasıl tedavi edilir?
Çok özel bir tedavisi yok. Ama bol sıvı almaları ve C vitamininden zengin diyetle beslenmeleri sağlanmalı. Ayrıca burun damlası kullanarak burun açık tutulabilir. Ve tabii ki dinlenme ve açık havada yürüyüş solunum şikayetlerini azaltır.
Grip neden olur?
Gribe de virüsler yol açıyor, ama soğuk algınlığının çok ağır bir şekli. Grip 40 – 42 dereceye kadar ateşle seyreder ve bu durum 5 – 7 gün sürer. İnanılmaz bir kırıklık hali yapar. Çocukların çoğu yemek yiyemez, kusar ve yataktan kalkmak istemez. Erişkinlerdeki gibi kol, ense, bacak, tüm sırt kasları ağrıyabilir. Ayrıca öksürük, boğaz ağrısı ve burun akıntısı olur. Soğuk algınlığını tüm yıl boyunca görebiliz ama grip salgını genellikle aralık – nisan ayları arasındadır.

Gripli çocuk nasıl tedavi edilir?
Gripli çocuğun soğuk algınlığında olduğu gibi bol miktarda sıvı ve C vitamini alması gerekir. Boğaz pastilleri ve öksürük şurubu, boğaz ağrısını hafifletebilir. Grip başlangıçta kendi kendini yenebilir ve genellikle 7 – 10 gün içinde atlatılır. Ancak burun akıntıları koyulaşıyor, baş ağrısı çıkıyor, ateş önce düşüp sonra yükseliyor, kısık ses ortaya çıkıyorsa çocuk mutlaka doktora götürülmeli. Çünkü bu belirtiler kulak enfeksiyonu, zatürree, sinüzüt, bronşit gibi ikinci bir enfeksiyonun devreye girdiğini gösteriyor. Uygun bir antibiyotik tedavisiyle grip tedavi edilebilir.
Doktora başvurmadan antibiyotik kullanmak doğru mu?
Kesinlikle yanlış. Mesela çoğu aile “Bir önceki sefer doktor bize şu ilacı önermişti, ondan yine alalım” diye düşünüyor. Halbuki çocuk büyüyor, dolayısıyla ilaçlarının dozları sürekli değişiyor. Ya da basit bir nezleyse onun tedavisinde antibiyotiğe yer yok.

Gereksiz yere antibiyotik almak zararlı mı?
Hem de çok. Mikroplarda direnç oluşumuna yol açıyor. Çocuk bir sonraki hastalığında antibiyotik kullanmak zorunda kaldığında ilaç hiçbir işe yaramıyor.Bunu antibiyotik kullanma süresi için de söylemek yanlış olmaz. Genellikle aileler çocuklarının ateşi çıktığında hemen bir eczaneye gidip bir antibiyotik alıyor, üç gün sonra da tedaviyi bırakıyor. Halbuki ilaç bitene kadar kullanmak lazım.

Beta nedir?
Çocuklarda üst solunum enfeksiyonlarına yol açan bir bakteri. Tıp diliyle faranjit olarak adlandırılır. Daha çok 2 – 12 yaş arasında, soğuk mevsimlerde görülür.

Tehlikeli mi?
Evet. Boğaz enfeksiyonu dışında kulak iltihabı, cilt enfeksiyonuna neden olur. Eğer çocuk bu hastalığı birkaç kez arkaya arkaya geçirir ve tedavi edilmezse kalp kapakçığına yerleşerek ömür boyu kalp hastası olmasına yol açar. Eklem romatizması ve böbrek enfeksiyonları da ortaya çıkardığı diğer olumsuzluklar arasında. Ayrıca beta mikrobunun 200 çeşidi var ve bunlardan en az dört tanesi kızıl yapabilir.

Çocukların beta geçirdikleri nasıl anlaşılır?
Yüksek ateş, mide bulantısı, kusma, kıpkırmızı bir boğaz, dilin çilek görüntüsü alması, yutkunma güçlüğü, boğaz ve baş ağrısı gibi belirtileri var. Bazen vücutta döküntüler olabilir. Çok şiddetli karın ağrısı olduğu için apandisitle karıştırılır.

Bulaşıcı mı?
Çok kolay bulaşan bir bakteri. En sık ağızdan damlacık yoluyla, kalabalık ortamlarda direkt temas yoluyla bulaşabilir. Bulaşma riski yüzde 50 diyebiliriz.

Ne zaman doktora başvurulmalı?
Eğer çocuğun ateşi var ve bu ateş üç günden fazla sürerse mutlaka bir doktora gidilmeli. Belli ki çocuk enfeksiyonu kendi kendine yenemiyor. Ya da en azından yakın bir laboratuvara giderek bir boğaz testi yaptırabilir. Test negatifse ve çocuk kendini iyi hissediyorsa doktora gidilmesine gerek kalmayabilir.

Hastalık nasıl tedavi ediliyor?
10 gün mutlaka antibiyotik verilir. Çocuk çok iyi görünse bile antibiyotiği bu süreden önce kesmemek lazım. Yoksa üç gün sonra aynı şikayetler ortaya çıkabilir.

Beta aşısı var mı?
Yok. Bu bakterinin 200’den fazla çeşidi var. Bunun anlamı şu: Bir çocuk yılda en az dört tane farklı boğaz enfeksiyonu geçirebilir ve her seferinde de antibiyotik kullanabilir. Yani 10 gün tedavi olup iyileştikten üç gün sonra okulda bir başka çocuktan beta kaparak hastalanabilir. Bu nedenle bazı anneler ‘Bu çocuk bir türlü düzelmiyor mu?’ der.

Çocuğu beta geçiren ailelerin nelere dikkat etmesi gerekir?
Antibiyotiğe başladıktan sonra ilk 24 saat hala bulaşıcı özelliği olduğu için çocuklar okula gönderilmemeli. Ev halkı yemeğe oturmadan önce ellerini sabunla yıkamalı. Böylece bu tür enfeksiyonların bulaşma ihtimali azalır.

Betadan korunmak için neler yapılabilir?
Çocuklara sık el yıkama alışkanlığı kazandırılmalı. Özellikle kış aylarında bol sıvı almaları sağlanmalı. Böylece vücutta tutulmuş olan bakteriler bir nevi yıkanır, bağırsaklara giderek ya orada yok edilir ya da dışarı atılır. Bir de bazı çocuklar var ki, beta geçirdikleri için kalp veya eklemlerinde bir araz oluşmuştur. Onları korumak için üç haftada bir penisilin iğnesi yapmak gerekebilir.

Orta kulak enfeksiyonu nedir?
Kulak üç bölüme ayrılıyor: Dış, orta ve iç kulak. Östaki kanalı denilen ince bir tüp, orta kulağı buruna ve ağza bağlar. Çocuk nezle, burun veya boğaz enfeksiyonu geçirdiğinde alerjisi varsa bu kanal tıkanabilir. Bunun sonucunda da orta kulakta sıvı birikir. Bu sıvı virüs veya bakteriyle enfekte olursa kulak zarında şişme ve ağrıyla sonuçlanan orta kulak iltihabı gelişir.

Nasıl belirtilerle seyreder?
Uzun süren nezle, grip hali ve burun tıkanıklığı. Eğer bir çocuğun burnu 10 günden fazla tıkalıysa o çocuğun kulağında bir şey olma ihtimali çok yüksek. Öksürük, burundan yeşil, sarı renkli akıntı gelmesi ve kulak ağrısı da diğer belirtiler arasında. Yine normal kulak akıntısından farklı olarak sarı, beyaz renkli veya kanlı akıntı gözlenebilir. Kusma, ishal, şiddetli karın ağrısı yapabilir. Bazı çocuklarda da duyma güçlüğü oluyor. Mesela televizyonun sesini çok açmaya başlıyor, veya okulda öğretmenini duymamaya başlıyor. Ama maalesef orta kulak enfeksiyonlarının yüzde 30’unda ne ağrı, ne de ateş var.

Hangi çocuklar daha sık orta kulak ihtihabı geçirir?
En sık orta kulak enfeksiyonu geçirme yaşı 3 ay – 3 yaş arasındadır. Çocuklar ne kadar erken yaşta bu hastalığı geçirirse tekrarlama olasılığı o kadar yükselir. Erkek çocuklar daha sık hastalanır. Orta kulak enfeksiyonu geçiren anne, baba veya kardeşi olanlarda, sık nezle, grip geçirenlerde daha sık görülür. Ayrıca sigara içilen ortamlarda bulunan çocuklarda daha fazla görülür.Tedavi edilmezse nasıl sorunlara yol açar?Hastalık herhangi bir sorun yaratmadan antibiyotikle tedavi edilir. Ancak zamanında doktora götürülmediğinde zatürree ve işitme problemleri gibi sorunlara neden olur. Kulak beyine çok yakın olduğu için sinüzüt hatta menenjite yol açabilir. Yine kafa kemiklerinin iltihabı, yüz felci, kulak zarının kalınlaşarak şeklinin bozulması da orta kulak iltihabının yol açtığı diğer ciddi durumlar.Çocukların orta kulak iltihabı geçirme riski azaltılabilir mi?Anne sütü çok önemli. Nezle, grip etkeni olan virüslere dolayısla da orta kulak iltihabına karşı çocuğu korur. Çocukların sigara dumanından uzak tutulmaları lazım. Bebeklerin elleri temiz tutulmaya çalışılmalı.

NOT:Bu yazı internetten bir alıntıdır.


ÇOCUKLARI SEVEN HASTALIKLAR
Haziran 4, 2008, 5:29 am
Filed under: yazılarım

Arkadaşlar uzun zamandır yaşadığımız hastalıklardan dolayı bazı konuları internetten araştırdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Mutlaka çoğunu biliyorsunuzdur. Ama ben genede paylaşayım dedim. Yakın bir zamanda size kızımın yaşadığı hastalığıda anlatacağım. Bu yazılar internetten alıntıdır.

Ateşe dikkat!
Eğer bebek üç aydan küçük ve ilk kez ateşleniyorsa, ateş çok yüksek yani 40.5 ve üzeriyse, veya tam tersine ateş çok düşükse (örneğin 35) ciddi bir enfeksiyon var demektir.
Okul çağında ateş üç günden fazla sürüyorsa doktora gidin.
Çocuk yorgun gözüküyor, sürekli uyumak istiyor, kusuyor ve yemek yemiyorsa ateş kaç derece olursa olsun vakit kaybetmeden doktora başvurun.
Çocuk ateşliyken çok fazla giydirmeyin. 6 ay 6 yaş arasındaki çocuklar ateşli havaleye meyilli oldukları için iç çamaşırlarını dahi çıkarın. Hemen ardından da ılık suyla duş aldırın. Asla ateşi çıkan çocuğu soğuk veya buzlu suyla yıkamayın. Yoksa çocuğun damarlarında ani daralmalar veya şok durumu ortaya çıkabilir.
Ateşli çocuklar normalden daha fazla terledikleri için meyve suyu, çorba gibi sıvı gıdalar verin.


Enfeksiyonlardan korunma önerileri
-Öksürdüğünde veya hapşırdığında çocuğunuza burnunu ve ağzını mendille kapatmasını öğretin.
-Çocuğunuza ağzına, burnuna ve gözlerine dokunmamasını söyleyin.
-Tuvaletten sonra ve yemeklerden önce el yıkama alışkanlığı kazandırın. Hijyen kurallarını öğretin.
-Özellikle evde biri gripken banyonuzu ve mutfak yüzeylerini temiz tutun.
-Belirli saatte uyumasını sağlayın.
-Antioksidan ve C vitamininden zengin sebze ve mevye ağırlıklı beslenmesini özen gösterin. Fast food beslenmeden kaçının.
-Her gün açık havaya çıkan, oynayan çocuklar hareketsizlere oranla daha az hastalanır. Bu nedenle çocukların her gün egzersiz yapmasını sağlayın. Açık hava vücutta bağışıklık sistemini güçlendiren D vitamini yapar.
-Bütün gününü okul, alışveriş merkezi, doğum günü partisi gibi kapalı ortamlarda geçiren çocuklara günün mutlaka bir yerinde bir saatlik açık hava programı yerleştirin. Ormana, parka götürün.
-Okul, kreş veya yuvaya gidecek çocuğunuzun aşı programını tamamlayın.
Okullarda hijyen açısından sorunlar yaşandığından dışkıda parazit olup olmadığını araştırın.Parazit çocuklarda halsizlik, dikkatsizlik, kansızlık yapar.
-Çocuğunuzun tırnaklarını kısa kesin, tırnak yemesini önleyin.